Allah'tan razı olmak: 1



  

Allah onlardan razıdır, onlar Allah’tan.

Mâide Sûresi, 5:119; Tevbe Sûresi, 9:100; Mücadele Sûresi, 58:22; Beyyine Sûresi, 98:8

   

ÜMİT ŞİMŞEK

İman eden ve imanını güzel işlerle süsleyen kullara Allah’ın vaad ettiği ödüller arasında en üstünü, hiç kuşku yok ki, Onun hoşnutluğudur. Bu durum çeşitli âyetlerde, Cennetten de ötede bir müjde olarak haber verilir.

Söz konusu âyetlerden bir kısmında ise, Allah’ın hoşnutluğunun yanı sıra, kulların hoşnutluğuna da değiniliyor ve bir karşılıklı rıza durumu haber veriliyor:

“Allah onlardan razıdır, onlar Allah’tan.”

İşte bu müjde, Allah’ın kuluna bağışladığı nimetleri kat kat lütuflar içinde sarılmış bir şekilde dile getirirken, bir yandan da, bizi imanımızın gereği olan bir yaşam biçimine yönlendiriyor. Zira, bu âyetlerde geçen “Onlar Allah’tan razıdır” ifadesinin iki yönü vardır ki, bunlardan biri âhiret nimetlerinin büyüklüğüne, diğeri de dünya hayatının yükümlülüklerine bakar.

Âhiret nimetleri itibarıyla, bu ifade, Cennet ehlinin kendilerine Rableri tarafından lütfedilen ödüllerden hoşnut olacakları müjdesini taşımaktadır. Bu müjdenin büyüklüğünü kavramak için, âhiret hayatının sonsuzluğu ile insan arzularının sonsuzluğunu beraberce dikkate almak gerekir.

Arzularımızın sonsuzluğu, bu dünyada bizim için sürekli bir hoşnutsuzluk sebebidir. Dünya hayatının bir nimeti, bizden uzak olduğu sürece gözümüze pek büyük görünür. Ancak ona eriştiğimiz zaman, bu durum bizi pek az oyalar. Kısa bir süre sonra, biz o nimete alışmış, onunla ülfet peyda etmiş ve gözümüzü daha yükseklere dikmişizdir.

Derken, bir zaman da, o göz diktiğimiz nimetlerin hayaliyle oyalanırız. Fakat o nimetlere eriştikten sonra yine tatmin olmaz, daha ileri düzeydeki nimet ve imkânların özlemini çekmeye başlarız.

Kısacası, bu dünya hayatında, insan dünyayı da yutsa tatmin olmaz, sürekli bir hoşnutluğu yakalayamaz. Bunun da tek ve basit bir sebebi vardır:

Dünya ve içindekiler sınırlı, insanın emelleri ise sınırsızdır.

Âhirete gelince:

İşte orası her bakımdan sonsuzluklar yurdudur. Orada zaman sonsuz, hayat sonsuz, nimetler sonsuz, hazlar sonsuz, mutluluklar sonsuzdur.

Bu durum, daha diriliş gününde, haşir meydanında kendisini belli eder.

İnsanlar, gözlerini açtıkları âleme, bir uykudan uyanmışçasına bakarlar ve “Dünyada ya bir akşam, ya bir kuşluk vakti kalmışız” derler.

Rabbinin vaadine inanarak o gün için hazırlık yapanlar için, işte o gün müjdelerin en büyüğüne erişilen gündür. Onlar, kendilerini Cennet nimetlerinin ortasında buldukları zaman, bu fâni dünyanın en büyük nimetlerinin de tasaya değmediğini bilfiil görürler. Dünyadaki tüm nimetlerin, Bediüzzaman’ın deyimiyle, ebediyet yolculuğunda bir küçük kahvaltıdan ibaret olduğu, o gün apaçık anlaşılır.

Lâkin unutmamak gerekir ki, orası sonsuzluk yurdudur. Cennet ehli, gerçi hayallerinden bile geçmeyen nimetlerle kuşatılmışlardır. Ama orada yaşanacak yıllar değil, ömürler değil, çağlar ve çağlar ve çağlar vardır, tâ sonsuza kadar.

İnsanın o diyardaki ömrü sonsuz olduğu gibi, arzuları da sonsuzdur. Eğer orada erişeceği nimetler sabit olsa ve bir düzeyde kalsaydı, ilk anda onu ne kadar hoşnut ederse etsin, bir süre sonra insan bunu da kanıksar ve gözünü daha ileri hedeflere diker, mutluluğunu tazeleyecek yenilikler aramaya başlardı.

Âyet ve hadislerin Cennet hayatıyla ilgili tasvirleri, orada böyle bir ihtimalin söz konusu olmayacağını bildiriyor. Ve açıkça gösteriyor ki, orada nimetler, hazlar, mutluluklar sürekli olarak yenilenecek ve tazelenecektir. Orada hiçbir güzellik olduğu gibi kalmayacak, her güzellik sürekli şekilde artacaktır. Öyle ki, esen rüzgârlar bile Cennetliklerin güzelliklerine güzellik katacak, çarşı gezmelerinin dönüşünde eşler birbirine bakıp da “Ne kadar güzelleşmişsin böyle” diyeceklerdir.

“Onlar Allah’tan razıdır” cümlesinde işte böyle bir sonsuzluk müjdesi vardır. Allah’ın razı olduğu kullar, bir kere Cennete girdikten sonra, orada Allah’ın kendilerine verdiği herşeyden hoşnut olacak, daha ötede birşey hayallerinden bile geçmeyecek ve bu hoşnutluk hali sonsuza kadar yenilenerek sürüp gidecektir.

Ancak bu müjdeye hak kazanabilmek için ödenmesi gereken bir fiyat da vardır ki, Allah’tan razı olmanın dünya hayatına bakan yönü bunu ifade etmektedir. O da bir sonraki bölümde ele alınacaktır.