Müslümanlar, yüzyıllardır bir mübarek geceyi kutlarlar.
O gecede İslâm âleminin dört bir yanından Arş’a hamd ü senâlar, şükürler, minnetler yükselir.
“Niçin kutlarlar o mübarek geceyi?” diye soracak olanlar için, verilebilecek en güzel cevabı – Allah’ın rahmeti onun üzerine olsun – Muhammed Hamidullah vermiştir. “Aziz Kur’an” adıyla Türkçeye çevrilen meâlinde, Hamidullah merhum, bu kutlu geceyi bir âyet-i kerimeye dayandırır.
Bu âyet, Duhâ sûresinin, “Rabbinin nimetini yâd et” meâlindeki 11’inci âyetidir.
Bu âyete düştüğü dipnotunda, nimeti yad etmenin yöntemi için Ahzâb sûresinin Resulullaha salât ü selâmı emreden 56. âyetine atıfta bulunur Hamidullah.
Ondan sonra da der ki:
“Müslümanlar, Mevlidi, diğer bir ifadeyle Hz. Peygamberin doğumunu kutlarken, bu âyete dayanırlar."
Ve arkasından temiz vicdanları şu soruyla karşı karşıya bırakır:
“Hangi İlâhî nimet bundan daha büyük olabilir?”
O mübarek geceye bir kere daha kavuştuk.
Bir kere daha kutluyoruz üzerimizdeki en büyük İlâhî nimeti:
Onun bu âleme doğuşunu. Onun âlemlere rahmet olarak gönderilişini.