Nokta kadar bir çekirdekti toprağa düşen. Candan eser yoktu üzerinde. Gören bile olmadı toprağa düştüğünü. Bir noktacık, yerin derinliklerinde gizlendi, o kadar. Kimse bilmedi, bilemezdi ayaklarının altında gizleneni. *** Topraktan da beklenecek fazla birşey yoktu. Kuru ve kumlu bir topraktı, o kadar. Kızgın yaz güneşine karşı savunmasızdı. Kurudu, kavruldu. Arada bir yağmur yağdıysa da izi pek çabuk kayboluverdi. O kızgın ve kavrulmuş haliyle, aylarca bağrında sakladı nokta kadar çekirdeği. *** Derken, günün birinde tohumcuk uyanıverdi. Nasıl…