Bir Ayet Bir Hadis programı yeni döneme radikal bir değişiklikle metin olarak girdi. Aslında bu başlarken yapmamız gereken bir işti; ancak daha önceden beri devam etmekte olan ve takriben 150. bölümden itibaren dostların isteği üzerinde internet üzerinden de canlı olarak yayınlanan Kur’an Buluşmalarının yerine bu programı koymuş bulunduğumuz için, format bir sene boyunca aynen devam etti. Yine de, Kur’an Buluşmalarında olduğu gibi, Bir Ayet Bir Hadis programında da yazılı metin ağırlıkta idi; ayet ve hadisler ile yaptığımız tesbit ve yorumların ana noktaları yazılı olarak slaytlarda yer almaya devam etti.
Bununla birlikte, programın söz ve görüntüye dayanan bir program olması, ele aldığımız konuların gerektirdiği ciddiyet ve ihtimamı gölgelediğinde şüphe olmayan bir durumdu. Ve bu durumu telâfi etmek için, programın mutlaka yazılı metinlere dönüşmesi gerekiyordu.
Son zamanlarda dinî ve ilmî konuların görsel medyayı işgal edecek ölçüde yoğunlaşması ise, medyanın tabiatı itibarıyla bu ihtiyacı daha da şiddetlendirmiş bulunuyor. Çünkü, Marshall McLuhan’ın artık bir kanun halini aldığında şüphe olmayan ünlü tesbitiyle, ortam (medya), “mesajın kendisi” olarak karşımızda duruyor. Asıl işlevi eğlendirerek vakit geçirmek olan görsel medya da, bu kanunun gereği olarak, faraza bilgi verecek bile olsa bunu eğlendirerek, ilgi çekerek, birtakım damarları uyararak yapmak suretiyle dinlenip seyredilebiliyor. Dinî konuları ele alan sesli-görüntülü programlarda sürekli olarak karşımıza çıkan bağırıp çağırma, birilerini yerin dibine batırma, çok büyük iddialarla seyirciye şok verme şeklindeki uygulamaların sebebi bundan başkası değildir. Sunucu kendisine binlerce, hattâ milyonlarca seyirci kazandıracak olan bu yöntemlere iltifat etmez de bir bilimsel toplantıda tebliğ sunan akademisyenin ciddiyetiyle bir konuyu anlatacak olursa seyirci bulamaz, seyircisi olmayan program da devam etmez.
Diğer taraftan, herhangi bir şekilde tartışmaya girmeksizin sadece bilgi vermeye yönelik şekilde yapılan programların insana kulaktan dolma da olsa bir anlayış kazandırabileceği düşünülebilir. Fakat bundan da, yazılı metinle desteklenmediği takdirde hafızada kalmayacağı, hafızada kalan kısmının da epeyce karışmış ve orijinal halinden uzaklaşmış bir şekle dönüşeceği baştan belli olan ve üst üste eklendikçe daha da bulanıklaşan kanaat yığınlarından ötede bir sonuç beklenmemelidir.
Fırsat buldukça zaman zaman üzerinde çeşitli yönleriyle ve daha ayrıntılı bir şekilde durmayı düşündüğümüz bu tesbitlerin şu andaki ilk somut meyvesi, Bir Ayet Bir Hadis programının yazılı metinler halinde devam etmesi oldu. Programın önceki metinlerini de inşaallah zaman buldukça yazılı metinlere dönüştürerek önce bu sitede, arkasından da kitap olarak yayınlamayı düşünüyoruz. Zaten kitap olarak yayınlanma isteği, okuyucu tarafından da dile getirilip duruyor. Programın yeni döneme yazılı metin halinde girmesinde bu isteklerin de önemli bir rolü olmuştur.
– Ümit Şimşek