İki hırslı kişi doymak bilmez:
İlme hırslı olan ilme doymaz, dünyaya hırslı olan da dünyaya doymaz.
Müstedrek (Hakim), no. 316
Hırslı bir kimse olmak iyi midir, kötü müdür?
Bu, hırs’ın hedefine bağlı olan bir durumdur. Lâyık olduğu tarafa yönlendirilirse, hırs insan için hayırlı bir araç olur; lâyık olmadığı hedefe yönlendirildiği takdirde ise insanın başına belâ olur.
İnsan ise böyle bir duyguya sahip olarak yaratılmış, bu duyguyu hangi yönde ve ne şekilde kullanacağı ise onun kendi iradesine bırakılmıştır. Hırs denince ilk anda bizim aklımıza kötü bir kınanacak bir özellik geliyorsa, bu, hırs’ın kendi mahiyetinden değil, çoğunlukla insanların onu yanlış tarafa yönlendirmesinden veya belirli bir sınır içinde tutmamasından ileri gelir.
Dünya malına herkes muhtaçtır; insanda da dünyaya ve içindekilere karşı bir arzu vardır. Bu dünya üzerinde insana yaraşır bir hayat sürmek için de insanın bu arzuya ihtiyacı vardır. İnsanın duyu ve yeteneklerine baktığımız zaman, yerdeki ve gökteki nimetlerin hepsinden yararlanabilecek bir varlık olduğunu görürüz. Yanlış olan şey, insandaki bu hırs duygusunun yanında bir de ebediyet aşkına sahip olarak yaratılmış olduğunu görmemektir. Hırs gibi, bu duygunun da bir hedefi vardır ve görmemezlikten gelinirse, bu duygu insana dünya hayatını zehir edebilir. Çünkü dünyanın ne kadarı insanın eline geçerse geçsin, bir gün mutlaka elinden çıkacaktır; hırs duygusunun bu hüsranı önlemekte insana bir yararı olmaz. İnsanın başarısı ve mutluluğu, işte bu noktada tercihini doğru yönde yapmasına bağlıdır. Allah’ın Elçisi, tercihini doğru yönde yapabilenlere bereket müjdeliyor:
Gerçekten şu mal çekici ve tatlıdır. Kim onu hırs göstermeden alırsa o malda kendisine bereket verilir. Kim de ona göz dikerek onu hırsla alırsa, o malın bereketi olmaz. Böyle kimse, yiyip yiyip de bir türlü doymak bilmeyen obur kimseye benzer. Oysa veren el alan elden hayırlıdır.
Buharî, Vesâyâ: 9; Müslim, Zekât: 96
Bununla beraber, hırs duygusuna bu dünya hayatında gösterilebilecek bir başka hedef daha vardır ki, bu hedefi doğru olarak belirleyen kimseyi de, sevgili Peygamberimiz “İlme hırslı olan ilme doymaz” cümlesiyle bize örnek alınacak bir özellik olarak gösteriyor.
Evet, mala hırslı olan mala doymadığı gibi, bilgiye hırslı olan da bilgiye doymaz. Fakat bu iki doyumsuzluk birbirinin aynı değildir. Bunlardan birincisi almakla çoğalıp vermekle azalan bir şeyin, ikincisi ise hem almakla ve hem de vermekle çoğalan ve tadı ve tazeliği hiçbir zaman azalmayan bir şeyin peşindedir.
Allah’ın Elçisi, bize bu ikinci sınıfı hedef olarak gösteriyor.
Bize de, hem sözle, hem de fiilen bu hedefe yönelip “Allahım, hırsımı arttır” diye yakarmak düşüyor.
-- Ümit Şimşek