Kur’ân ayı Ramazan, Kur’ân-ı Kerim ile ilişkilerimizi geliştirmemiz için verimli bir mevsim teşkil ediyor. Biz de bu fırsatı değerlendirebilmek için, Kur’ân çalışmalarımızda izleyebileceğimiz yöntemler üzerinde duruyoruz.
Bir Ayet Bir Hadis programının 32. bölümünde, Kur’ân-ı Kerim meali üzerindeki çalışmalarımızda iki noktayı vurguladık:
Birincisi: Kur’ân-ı Kerime sorular sormak.
İkincisi: Not defteri tutmak.
Okumalarımız boyunca bir şeyler öğrenirken bazı sorular da zihnimizde belirecektir. Bu, ilim tahsili yolunda olduğumuzun işaretidir. Sorular hoşlanmayacağımız türden olsa da ciddîye alınmalı, deftere not edilmelidir. Okumalarımız sırasında bu soruların cevapları bir yerlerde, belki bir çok yerde karşımıza çıkacaktır. Karşımıza çıktığı zaman o cevapları avlayabilmek için soruları zihnimizde canlı tutmamız gerekir.
Bunun bir örneği olarak, “Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah’ındır” diye başlayan âyetin devamında gelen “Allah dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder” meâlindeki ifadeyi ele aldık. Acaba âyet Allah’ın – hâşâ – tamamen keyfî bir şekilde rahmet ve azap dağıttığını mı anlatmak istiyor? Böyle olamayacağına göre, âyetin anlamı ne olmalıdır?
Bu soruyu not ettiğimiz ve gündemimizde tuttuğumuz takdirde, meal okuyuşumuz sırasında bir gün mutlaka bu konuyu çeşitli şekillerde açıklığa kavuşturan âyetlerle karşılaşacağımız muhakkaktır. Her şeyi bir anda öğrenecek değiliz ya; ömrümüz boyunca okumak ve dersine çalışmakla yükümlü olduğumuz Allah’ın kitabı üzerindeki mütalâalarımız sırasında, bir değil, birçok âyet-i kerimede bu sorunun cevabı karşımıza çıkacak ve konuyu çeşitli yönlerden açıklayacak, böylece Allah’ın âyetlerini kavrayışımızda bir derinlik ve zenginlik husule getirecektir. Bunun birkaç örneğine programımız boyunca kısaca temas etmeye çalıştık.
Böylece, Kur’ân’a yaklaşma ve meâl okuma konusunda yapageldiğimiz tesbitlere şu hususları da eklemiş olduk:
Kur’ân-ı Kerimin en önemli âyetleri, anlamı en açık olan âyetlerdir ve bunlar da birçok defa tekrarlanmıştır.
Dikkatle ve tefekkür ederek okuduğumuz takdirde, bu âyetlerin özünü kavramak ve ondan hayatımıza dersler çıkarmak bizi zorlayacak bir iş değil, bilâkis son derece zevkli ve verimli bir ders çalışma yöntemidir.
Onun için, meal çalışmalarını, daha önceki bölümlerde dikkat çektiğimiz hususları da göz önüne almak suretiyle, hayatımızın en önemli bir faaliyeti haline getirmeliyiz. Yalnız bunu yaparken iki şey hiçbir zaman eksik olmasın:
Not defterimiz ve sorularımız.
Programımızın “Bir Hadis” bölümündeki hadis-i şerifimiz ise şu mealde idi:
“Allah görünüşünüze ve mallarınıza değil, amellerinize ve kalplerinize bakar.” (Müslim, Birr: 34).
Bu hadis-i şerif de bize özetle şu gerçekleri hatırlattı:
Yüce Allah’ın bizi her an her halimizde görüp bildiğini biliyoruz.
Fakat bu bilgi yeterli değildir. Bizim bütün hallerimiz içinde hangi hal ve davranışlarımızın Allah katında makbul olduğunu da bilmemiz, eğer biliyorsak sık sık hatırlamamız gerekir.
Şu kesin ki, Allah’ın bizimle ilgili olarak bildikleri arasında bizim malımız, mülkümüz, bir günün sonunda cebimize indirdiklerimiz, nerede ne yiyip içtiğimiz, nasıl görünüp nasıl süslendiğimiz gibi konular Onun katında bir değer ifade etmiyor.
Zaten bütün bu yaşadıklarımız, bir haşir sabahında uyandığımız zaman, bizim için de başka bir âlemde yaşanmış birkaç saatlik bir maceradan öteye gitmeyecek:
O günü gördüklerinde sanırlar ki, dünyada ya bir gece kalmışlardır, ya da bir kuşluk vakti. (Nâziât, 79:46).
En iyisi: Allah’ın bizi hangi halimizle görüp bilmesinden hoşlanıyorsak, o hal üzere olmak.
Bir Ayet Bir Hadis programının 32. bölümüne ait tam video kaydını buradan izleyebilirsiniz (diğer programlardan da haberdar olmak için https://www.youtube.com/@yazarumitsimsek adresindeki kanalımıza ücretsiz olarak abone olmayı unutmayınız):
https://www.youtube.com/watch?v=1VW8xXqW42g