İİKV’nin Tefekkür Derslerinde “Eserden Esmâya” dizisinin üçüncü bölümünde müzakerelerimizin ağırlığı 24. Sözden şu pasaj etrafında döndü: “. . . Elbette gerektir ki, Cenâb-ı Hakkı bir isim, bir unvanla, bir rububiyetle, ve hâkezâ, tanısa, başka ünvanları, rububiyetleri, şe’nleri içinde inkâr etmesin. Belki, her bir ismin cilvesinden sair esmâya intikal etmezse zarar eder. Meselâ, Kadîr ve Hâlık isminin eserini görse, Alîm ismini görmezse, gaflet ve tabiat dalâletine düşebilir.” Alîm isminin ihmaliyle insanlığın nasıl bir dalâlet çukurunun için…