Allah kolaylaştırmayı dilemiştir. Çünkü Allah kolaylaştırmayı ve kullarının kolaylıklardan istifade etmesini sever. Allah’ın elçisi bize bunu açıkça hatırlatıyor ve bizi kolaylıklardan yararlanmaya çağırıyor.
Allah sizin için kolaylık diler, güçlük dilemez. Bakara, 2:185
ÜMİT ŞİMŞEK
Kolaylaştırma hayatın temel ilkelerindendir. Bu yüzden çoğu zaman dikkatimizi çekmez, bir ömür boyu farkına bile varamayabiliriz. Bir nefesi “kendiliğinden” denebilecek bir kolaylıkla alıp verebilmek, bir lokmayı iştahla çiğneyip yutabilmek, yürümek, koşmak gibi hayatî faaliyetlerden her biri bizim için kolaylaştırılmış işlerdendir; herhangi bir arızada bunu çok çabuk anlıyor, arıza giderildiğinde de çok çabuk unutuyoruz.
Bu İlâhî yasa dinde de aynen geçerlidir. Namaz kılmak için Allah’ın huzuruna çıkarken abdest gibi basit ve rahatlatıcı bir işlemle temizlik yapar, buna gücümüz yetmezse teyemmüm eder, namazı ayakta kılmakta zorlanırsak oturarak kılar, onda da zorlanırsak ima ile kılarız. Ahkâm âyetlerinin bir çoğunda bu ilke bize hatırlatılmıştır.
İlâhî iradenin “kolaylaştırma” şeklinde tecellî etmesi, aynı zamanda, bize Allah’ı tanıtan bir olgudur. Biraz durup düşündüğümüzde şunu açıkça görebiliriz:
Allah kolaylaştırmayı dilemiştir. Çünkü Allah kolaylaştırmayı ve kullarının kolaylıklardan istifade etmesini sever. Allah’ın elçisi bize bunu açıkça hatırlatıyor ve bizi kolaylıklardan yararlanmaya çağırıyor:
“Allah, yasakladığı şeylerin yapılmasından hoşlanmaz; tanıdığı kolaylıklardan faydalanılmasından ise hoşlanır.” (Müsned, 2:108 [5866]).
Kolaylaştırma, hiç şüphesiz, Yüce Allah’ın kullarına bir ikramıdır; bu ikramın kabul edilmesi de Onu razı eder. Nitekim Hz. Ömer’in “Biz artık güvendeyiz, yolculukta namazı niçin kısaltıyoruz?” sorusunu Allah’ın Elçisi “Bu size Allah’ın bağışıdır; Allah’ın bağışını kabul edin” şeklinde cevaplandırmıştır. (Müslim, Müsafirîn: 4 [686]).
Adalet ve takvâsıyla ünlü halife Ömer b. Abdülaziz, Allah’ın bağışındaki anlamı en iyi okuyan insanlardan biriydi. Yolculukta Ramazan orucunu tutmanın mı, yoksa kazaya bırakmanın mı daha faziletli olduğunu soran kimseye “Yolcu için hangisi kolay geliyorsa o daha faziletlidir” cevabını vermiştir. (Yusuf Karadavî, Öncelikler Fıkhı, s. 100).
Kullarına kolaylık göstermeyi seven Allah’ın âlemlere rahmet olarak gönderdiği elçisi de hem kendi hayatında kolaylık ilkesini uygular ve iki şey arasında tercih yaptığı zaman kolay olanını seçer, hem de ümmetine her zaman kolaylık yolunu gösterir, onlara güçlük çıkarabilecek şeylerden ise titizlikle kaçınırdı.
Resulullah bu ilkeyi kendi hayatında uyguladığı gibi, bize de emretmiş ve “Siz güçlük çıkarmak için değil, kolaylaştırmak için gönderildiniz” buyurmuştur. Bu da bize bir hayat boyu yol gösterecek bir ders olmalıdır.
***
Kolaylık ve kolaylaştırma, hayatın ve dinin bir temel ilkesidir; Allah’ın rahmet ve kereminin bir eseridir.
Bu ilke, Allah’ın kulları için dilediği ve rağbet edilmesinden hoşnut olduğu bir ikramdır. Bu ikramı kabul etmek işin kolayına kaçmak değil, Allah’tan gelen bir lütfu sevinçle karşılamak demektir.
Resulullah’ın hayatında bu ilkenin pek çok uygulaması mevcuttur. Onun hadisleriyle haşir neşir olur ve bunlardan gerekli dersleri çıkarıp uygulamaya çalışmak, bizim hayatımıza da bu güzellikleri yansıtacak ve bizi Allah’ın rızasına yaklaştıracaktır.
Alışverişler, sosyal yükümlülükler, borç alıp vermeler, yönettiğimiz kişilerle olan ilişkilerimiz, aile ve yakınlarla olan münasebetlerimiz, bu Rahmanî ilkeyi uygulamak için önümüze fırsatlar sunan alanlardır. Dünya hayatımızı bu fırsatlarla bereketlendirebiliriz. Zorluk çıkaran veya kolaylık gösteren bir insan olmak tamamen bizim tercihimize bağlıdır – tabii bu tercihimizin sonuçları da.