Zaman zaman ülke yönetimine dair ilginç fikirlerini
kamuoyuyla paylaşan Sade Vatandaş son seçimlerin akabinde yeni bir vaadde
bulundu:
İktidara geldiği takdirde, Sade Vatandaş, istibdat
taraftarlarına oy hakkı tanımayacak.
Bu kararının gerekçesini ise vatandaşımız şöyle açıklıyor:
Demokrasilerde asıl olan çoğulculuktur. Kuvvetler ayrılığı
ise demokrasilerin olmazsa olmaz özelliğidir. Velev seçimle dahi iş başına
gelmiş olsa, iktidardakinin bütün kuvvetleri kendisinde toplaması ve fiiliyatta
hiç kimseye karşı sorumluluk taşımaksızın ülkeyi yönetmesi, demokrasi açısından
kabul edilebilecek bir durum değildir.
Diğer yandan, zamanımızda diktatörlerin demokratik yollardan
iktidara gelmekte oluşları da artık örneği pek çok görülen ve bütün dünyayı
çözüm aramaya sevk eden bir problem halini almıştır.
Çözümün zorluğu ise, demokrasiyi, demokrasiye zarar vermeden
koruma yolunun bulunasında yatıyor. İktidara geldiklerinde zorbalaşma ihtimali
bulunan kişileri baştan önlemek anlamına gelecek tedbirler, henüz işlenmemiş
bir suçu cezalandırmak anlamına geldiği ve bu da demokrasiye uygun düşmediği
için, uygulanamıyor. Demokrasiye aykırı uygulamalar ortaya çıktığında ise, çoğu
zaman geri dönülemez bir noktaya gelinmiş bulunuyor.
Bir Sade Vatandaş olarak benim bulduğum çözüm ise, kimseyi
mağdur etmeyen, hattâ rahatsız dahi etmemesi gereken bir yol:
İstibdat isteyenlere – ama sadece istibdat isteyenlere –
istediklerini vereceğiz ve yolumuza devam edeceğiz.
Onların istedikleri şey, “Biz karışmayalım, başımızdakiler
ne yaparsa yapsın” değil mi?
Söz veriyorum, ben iktidara geldiğimde onlara bu
istediklerini vereceğim. Hiçbir şeye karışmayacaklar. Hattâ birkaç senede bir
evlerinden kalkıp, Pazar kahvaltısı yerine oy sandıkları başında sıra beklemek
gibi külfetlere de katlanmayacaklar. “Ülkeyi kim idare edecek? Acaba
yapabilecek mi? Biz kazanacak mıyız, kaybedecek miyiz?” gibi sorularla da –
zaten kapasiteleri sınırlı olan – kafalarını meşgul etmeden hayatlarına
diledikleri gibi devam edecekler.
Yani, istibdat taraftarları seçimlerde oy kullanmayacaklar.
Bu arada şimdiden bir sır da vermiş olayım: Bu işi bir gece
baskını şeklinde, “dayatma” görüntüsü altında yapacağım. Böylelikle istibdatseverlerimizin
de hissiyatını okşayacak ve onaylarını almış olacağım.
İstibdat taraftarlarını objektif bir şekilde nasıl tesbit
edeceğimize gelince:
Evvel zaman içinde bu konu ciddî bir problem teşkil
edebilirdi, ancak sosyal medya çağında bundan kolay ne var? Herkesin neyi
savunduğunu herkes biliyor, bilmeyene de herkes denmiyor.
Yine de, tereddütlü durumlarda, tıpkı ehliyet alırken aranan
sağlık şartlarını hekim kontrolüne tabi tuttuğumuz gibi, bütün bir ülkenin
âkıbetini ilgilendiren böyle bir konuda da bir sağlık raporu isteyebiliriz.
Bu çözümün en cazip yolu, kimseyi mağdur etmeyişindedir. Önlediği
problem ise, istibdattan rahatsız olacak kadar evrilememiş bir kitle sebebiyle
bütün bir toplumun esaret altına girme riskidir.
Tabii, bu arada, sözü geçen kesimden bazılarının
arzuladıkları istibdada kavuşamama gibi bir dertleri olabilir. Onlara da Sade Vatandaş
olarak benim tavsiyem:
Kendilerine başka yollar arasınlar. Geleneksel darbe yolları,
istibdatseverler için her zaman açıktır ve suç da değildir. Suç olan, darbeye teşebbüs
etmektir; o kadar riski de göze alamıyorsanız ben ne yapayım?
---
Sade Vatandaşın diğer seçim vaadleri burada:
https://umitsimsek.blogspot.com/search/label/Ben%20iktidara%20gelince