Bilimsel çalışmalar, sorumlu davrandığı takdirde medyanın intiharları büyük ölçüde önleyebileceğini gösteriyor.
Toplumda intiharların salgın haline gelmesinde de, önlenmesinde de baş rolü medyanın oynadığı, yüzlerce bilimsel çalışma ile ispatlandı.
Lokman Hekim Üniversitesinden Dr. Ayşe Altunbay, bu konudaki bilimsel çalışmalara atıfta bulunan bir makalesinde, medyanın her iki yöndeki etkisine dikkat çekiyor ve sorumlu bir şekilde davranıldığı takdirde, toplumda intiharların büyük ölçüde önlenebileceğini, örnekler vererek bildiriyor.
Dr. Altunbay, 2019 sonlarında basına art arda yansıyan intihar haberleri üzerine kaleme aldığı makalesinde,[1] bu konuyu Werther etkisi ve Papageno etkisi adı verilen iki kavramla açıklıyor.
Werther etkisi, adını Goethe’nin intihar salgınına yol açmakla suçlanan Genç Werther’in Acıları isimli romanından alıyor. Papageno etkisi ise, Mozart’ın Sihirli Flüt adlı operasında intiharın eşiğine gelen Papageno’nun yolda karşılaştığı üç delikanlının telkinleriyle intihardan vazgeçmesine atıf yapıyor.
Ayşe Altunbay, makalesinde, intihar haberlerinin medyada sansasyonel bir şekilde yer almasının ardından intihar oranlarında artış görüldüğünü gösteren 150’den fazla bilimsel çalışma bulunduğunu bildiriyor ve şu tesbiti yapıyor:
Avusturya‘nın önde gelen psikiyatristlerinden olan ve dünya çapında Bay İntihar (Mr. Suicide) diye ünlenen Prof. Dr. Erwin Ringel’in 1953 senesinde kavramlaştırdığı intihar-öncesi sendromuna göre insanlar intihardan yada intihar girişiminden önce intiharı sadece düşünsel düzeyde bir ihtimal olarak görürler ve hayatta kalma ile ölüm dürtüleri arasında gelip giderler. İntihar öncesi evredeki bireylerin ortak özelliği iç dünyalarında yaşadıkları yüksek gerginlik, oryantasyon kaybı ve çelişkilerdir. Bu nedenle içinde bulundukları krizin gerilimiyle intihar öncesi evreye kadar sürüklenmiş olan insanlar, krize çözüm arayışı süreçlerinde çevrelerinden aldıkları mesajların etkilerine karşı çok hassas ve korunmasızdırlar. İşte çevresel faktörlerden biri olan medya da, içine düştükleri krizden bir çıkış yolu arayışında olan insanların seçecekleri çözüm yolunda hayati bir rol oynayabilmektedir. Hem geriye dönük (retrospektif) hem de ileriye yönelik (prospektif) olarak dizayn edilen pek çok bilimsel çalışma, psikolojik bunalımlı ya da hassas bireylerin intihar kararı alırken medyada okudukları sansasyonel intiharlar haberlerinden belirgin anlamda etkilendiklerini ve bu tür haberlerin toplumdaki yeni intihar vakalarını tetiklediklerini ortaya koymuştur.
Buna karşılık, medyanın sorumlu davrandığı durumlarda intiharların önemli ölçüde önlenebildiğini gösteren bir örneği de Dr. Altunbay Avusturya’dan veriyor:
1978 yılında Viyana‘da metro sisteminin devreye girmesiyle ilk başlarda tek tük gerçekleşen metroda intihar girişimleri, 1980 yılından itibaren giderek artan sıklıkta gözlenmeye başladı. Hem metronun hem de intihar metodunun yeni olması metro intiharlarının basında büyük yankı bulmasıyla ve intiharların fotoğraflar eşliğinde sansasyonel ve dramatik bir şekilde haberleştirmesiyle sonuçlandı. Giderek artan intiharlar üzerine Avusturya İntiharları Önleme, Kriz Müdahelesi ve Çatışmalarla Başetme Derneği bünyesinde bir çalışma grubu oluşturuldu. Çalışma grubu basında intihar vakalarının etraflıca yer bulmasının imitasyon etkisiyle yeni intihar vakalarını tetiklediği sonucuna vardı ve 1987 yılı ortalarında bu tür vakaların haberleştirilmesi ile ilgili ciddi hipotezler ve bu konuda medya organlarına uyarılar içeren bir basın yönergesi hazırladı. . . . 1987 yılının ortalarında Avusturya çapında bir basın kampanyası düzenlendi. . . . Bunun sonucunda metroda meydana gelen intihar ve intihar girişimleri 1987 yılının ikinci 6 ayında ilk 6 ayıyla karşılaştırıldığında % 84,2 oranında azalma gösterdi.
Altunbay’ın makalesinde, Dünya Sağlık Örgütünün İntihar Hakkında Sorumlu Habercilik: Hızlı Başvuru Kılavuzu adlı yayınında medyaya yönelik olarak yer alan “yapılacaklar” ve “yapılmayacaklar” listesi de yer alıyor:
YAPILACAKLAR
– Nerede yardım aranabileceği konusunda doğru bilgiler verin.
– Efsane ve mitlere yer vermeden, intihar ve intihar önleyici tedbirler konusunda toplumu bilinçlendirin.
– Hayatın stresleriyle ve intihar düşünceleriyle nasıl baş edebileceğine dair hikâyeleri ve nasıl yardım alınabileceğini haberleştirin.
– Ünlülerin intiharlarını haberleştirirken özel dikkat sarf edin.
– Yakınlarını kaybetmiş olan aile bireyleri ve arkadaş çevresiyle yapılan röportajlarda özel dikkat sarfedin.
– İntihar konusundaki hikayelerden medya mensuplarının kendilerinin de etkilenebileceğinin bilincinde olun.
YAPILMAYACAKLAR
– İntihar hakkındaki hikâyeye belirgin bir şekilde yer vermeyin ve bu tür hikâyeleri gereğinden fazla tekrar etmeyin.
– İntiharı sansasyonelleştiren ya da normalleştiren, ya da problemlere karşı başvurulan haklı bir çözüm yolu olarak gösteren bir dil kullanmayın.
– Kullanılan intihar metodunu tanımlayarak açıklamayın.
– İntiharın gerçekleştiği yerleşim yeri/konum hakkında detaylar sunmayın.
– Sansasyonel haber başlıkları kullanmayın.
– Fotoğraf, video görüntüsü ya da sosyal medya linki kullanmayın.
Dr. Ayşe Altunbay’ın makalesine https://kiyibulusmalari.com/ayse-altunbay-3/ adresinde erişebilirsiniz.
[1] Ayşe Altunbay, “Basına ve Psikiyatristlere Çağrı: Werther Etkisinden Papageno Etkisine Geçiş Mümkün!” https://kiyibulusmalari.com/ayse-altunbay-3/