Ahirete iman her şeyin başı

    
En'am sûresinin 92-94. âyetlerini okuduğumuz 378. Kur'an Buluşmasının özeti ve video kaydı
  
Geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşen 378. Kur’an Buluşmasındaki ağırlıklı konumuz, kitaplara ve özellikle Kur’ân’a iman ile Allah adına yalan uyduranların âkıbeti idi.

UTESAV tarafından düzenlenen Kur’an Buluşmalarının bu bölümünde En’am sûresinin şu mealdeki 92-94. âyetlerini okuduk:

Bu da kendisinden öncekileri doğrulayan mübarek bir kitaptır ki, beldelerin anası ile onun çevresindekileri  uyarman için indirdik. Âhirete inananlar ona da inanırlar; onlar, namazlarına da dikkatle devam ederler.

Allah adına yalan uyduran, kendisine birşey vahyedilmediği halde “Bana vahiy geldi” diyen, yahut “Ben de Allah’ın indirdiği şeyin benzerini indireceğim” diyen kimseden daha zalim kim var? Sen o zalimleri can çekişirken bir görsen! Melekler ellerini uzatmış, “Haydi, çıkarın canlarınızı,” derler. “Bugün horlayıcı bir azapla cezalandırılacağınız gündür. Çünkü Allah hakkında gerçek dışı şeyler söylüyor ve Onun âyetlerine karşı büyüklük taslıyordunuz.”

Kıyamet günü, tıpkı sizi ilk olarak yarattığımız gibi yapayalnız huzurumuza gelirsiniz. Dünyada size verdiklerimizi arkada bırakmışsınızdır. İbadetinizden pay sahibi zannettiğiniz şefaatçilerinizi o gün sizin yanınızda görmeyiz. Aranızdaki bütün bağlar kopmuş, Allah’a ortak saydıklarınız sizi terk edip ortadan kaybolmuştur.

Kur’ân-ı Kerim ve hadis-i şerifler ışığında yaptığımız değerlendirmeleri şu tesbitlerle özetledik:

·         Kur’ân kendisinden önce indirilmiş kitapları reddetmez; “Onlara değil bana inanın” demez.

·         Bu sebeple, Kur’ân’a iman etmek Kitap Ehli için zor olmamalıdır.

·         Evvelki kitapların bugün insanlık âleminde mazhar olduğu ilgi ve saygıda Kur’ân’ın da büyük bir payı olduğu şüphesizdir.

·         Âhirete iman, diğer bütün iman esaslarını da kendisinde toplar. Bu dünyada inanan ile inanmayan kimseler öldükten sonra bir muhasebeye tâbi olmazlarsa, iman edenlerle etmeyenler arasında fark bulunmaz, iman etmenin de, Müslümanlığın da bir anlamı kalmaz.

·         Âhiret var olduğuna göre, bu dünyada insanları âhiret hakkında uyaran bir elçi bulunmalı; insanlığın âkıbeti ile ilgili bu kadar mühim bir istikbal hakkındaki bilgi evrensel bir kitapla desteklenmeli ve açıklanmalıdır.

·         Kur’ân-ı Kerim âhireti sadece haber vermekle kalmaz, onun hakkında birçok açıklama yapar, âhiret menzillerini âdeta fotoğraf çekercesine tasvir eder, âhiret olaylarını gözümüzün önünde cereyan ediyormuşçasına bir canlılıkla anlatır.

·         Vahiy herkes için bağlayıcıdır; Allah’tan gelmiş ve Onun adına insanlara tebliğ edilmiştir. Vahiyden başka hiçbir şey böyle bir niteliğe ve bağlayıcılığa sahip değildir.

·         Allah’ın vahyettiği kullar ise her bakımdan insanlara örnek olacak şekilde üstün nitelikli, doğru ve güvenilir kimselerdir.

·         Allah’tan vahiy alan peygamberlerden başka bir kimsenin vahiy alma iddiasında bulunması ise, Allah adına yalan söylemek olduğundan, günahın ve zulmün en büyüğüdür.

·         Büyüklük taslamanın karşılığı, aşağılayıcı bir cezadır; Kur’ân-ı Kerim bunu açıkça ve tekrarla bildirmiştir.

·         Din konusunda ve Allah’ın kitabı hakkında bilmeden konuşmanın da âyetteki tehdide insanı yaklaştırabileceği dikkatten uzak tutulmamalıdır.

En’âm sûresinin 92-94. âyetlerini okuduğumuz 378. Kur’an Buluşmasına ait video kaydını buradan izleyebilirsiniz:


UTESAV’ın Kur’an Buluşmaları Cumartesi sabahları MÜSİAD’ın Çobançeşme’deki genel merkezinde gerçekleşiyor. Buluşmalar, sabah namazını takiben 7:10-7:40 arasında simit, peynir ve çaydan meydana gelen kahvaltı ikramından sonra 7:40-8:40 arasında sunum ve 8:40-9:10 arasında soru-cevap şeklinde cereyan ediyor ve canlı olarak https://www.youtube.com/erdemlihayat adresinden yayınlanıyor.