Hayatın en büyük gerçeğiyle bir yüzleşme




Bizi hayatın en önemli gerçeği ile yüzleştiren âyetlerden biri daha 368. Kur’an Buluşmasının gündemindeydi.

UTESAV organizasyonuyla 12 Kasım Cumartesi sabahı gerçekleşen Buluşmada, En’âm sûresinin şu mealdeki 73. âyetini okuduk:

Gökleri ve yeri hak ile yaratan Odur. O “Ol” dediği gün herşey olur. Onun sözü haktır. Sûrun üflendiği gün de egemenlik Onundur. O görüneni de, görünmeyeni de bilendir. O Hakîm ve Habîr’dir.

Günlük hayatın koşuşturmaları arasında pek seyrek olarak hatırımıza gelen, ancak uzak olmayan bir gelecekte her birimizin adım atacağı âhiret âlemi, bu âyetleri okurken gözlerimizin önünde âdeta canlanıverdi.

Konuyla ilgili olan diğer âyetlerle beraber okuduğumuzda, bu âyetin her bir cümlesi bir başka âlemin kapısını açıyor ve imanlarımızı tazelendiriyordu.

Konuyla ilgili olarak yaptığımız incelemeler bizi özetle şu tesbitlere ulaştırdı:

Kâinatın ve içindekilerin yaratılış ve yaşayışları, hepsinin de sonsuz bir kudret ve hikmetle yaratılmakta olduklarını gösteriyor.

Sonsuzun karşısında ise herşey eşittir; büyük-küçük, kolay-zor söz konusu olmaz. Allah Teâlâ için bir şeyi yaratmak da, bütün âlemleri yaratmak da sadece onun yaratılışını dilemek kadar kolaydır. Kur’ân-ı Kerim bu kolaylığı “göz açıp kapamak, ol demek” gibi ifadelerle belirtmiştir:

Gayb ve şehadet âlemlerini herşeyiyle bilmesi, Onun ilminden hiçbir şeyin gizli kalmaması anlamını taşır. Diğer sıfatları gibi Allah’ın ilim sıfatı da sonsuz olduğu için, büyük-küçük, gizli-açık, olmuş-olacak hiçbir şeyin Ondan gizli kalamayacağı açıktır.

Ancak bizim bu konudaki bilgimiz, bir ansiklopedik bilgi gibi kitap raflarında saklanacak bir bilgi değildir. En gizli hallerimizin dahi Onun ilmi dahilinde cereyan ettiğini bilmek başka, bu bilginin şuurunda olarak yaşamak başka şeylerdir. Kur’ân-ı Kerim, diğer iman konuları gibi bu konuyu da tekrar tekrar ve çeşitli yönlerden dikkatimizi sunmak suretiyle, onu dikkatle okuyanlarda işte böyle bir şuuru bizde yerleştiriyor.

Sûr ile ilgili olarak âyet ve hadislerde fazla ayrıntı olmayışının sebebi, bizim için gerekli olan bilgilerin bu ayrıntılarda olmayışıdır. Ne kadar tasvir de edilse, benzeri olmadığı için bu tasvirler bizim için çok fazla anlam taşımayacağı gibi, konunun en hayatî yönlerinden dikkatlerimizi uzaklaştıracağında da şüphe yoktur. Bu konudaki âyetleri ve sahih rivayetleri okurken dikkatimizi yoğunlaştırmamız gereken şey, o günü mutlaka yaşayacak olmamız ve o gün için her an hazırlıklı bulunmak olacaktır. Ayrıntıların bu hedeften bizi uzaklaştırmasına müsaade etmemeliyiz.

Hakîm olan ve herşeyi hikmetli bir şekilde yaratan Allah’ın insanları ebediyete yönelik yeteneklerle donatılmış bir halde bu fâni âleme göndermesi, yolculuğumuzun asıl hedefinin bu dünya değil, ebedî bir âlem olduğunu gösterir.

Allah’ın Habîr olması, Onun gizli-açık, büyük küçük, olmuş-olacak herşeyden haberdar olduğunu bildirir. Alîm isminden farkı, gizli ve batınî şeyleri vurgulaması olarak açıklanmıştır (İmam Gazalî). Ancak bu bir başkasının Ona haber vermesi suretiyle edinilen bir bilgi olmadığı gibi, değişen bir bilgi de değildir. Bilâkis, O, kullarına dilediği şeyi haber verir; bu da Habîr isminin bir tecellîsi olarak tarif edilmiştir (Fahreddin Razi).

En’âm sûresinin 73. âyetini okuduğumuz 368. Kur’an Buluşmasına ait video kaydını buradan izleyebilirsiniz:


  

Kur’an Buluşmaları Cumartesi sabahları MÜSİAD’ın Çobançeşme’deki genel merkezinde gerçekleşiyor. Buluşmalar, sabah 7:00-7:30 arasında simit, peynir ve çaydan meydana gelen kahvaltı ikramından sonra 7:30-8:30 arasında sunum ve 8:30-9:00 arasında soru-cevap şeklinde cereyan ediyor ve canlı olarak https://www.youtube.com/erdemlihayat adresinden yayınlanıyor.