En’âm sûresinin 33-34. âyetlerini okuduğumuz 350. Kur’an Buluşmasının özeti ve video kaydı
Allah’ın âyetlerini inkâr eden ve Onun elçisini yalanlayanlara karşı Resulullaha – ve onun şahsında mü’minlere – moral veren âyetler, 350. Kur’an Buluşmasının gündemindeydi.
23 Nisan günü YouTube’un Erdemli Hayat kanalından yayınlanan Buluşmada okuduğumuz En’âm sûresinin 33-34. âyetlerinin meâli şöyleydi:
Onların söylediklerine senin üzüldüğünü Biz biliyoruz. Gerçekte onlar seni yalanlamış olmuyorlar; o zalimler, Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorlar.
Senden önce de nice peygamberler yalanlandı. Yalanlanmalarına ve eziyete uğramalarına karşılık, onlar Bizim yardımımız kendilerine erişinceye kadar sabrettiler. Allah’ın vaadini değiştirebilecek kimse yoktur. Nitekim sana peygamberlerin haberlerinden bir kısmı ulaşmış bulunuyor.
Bu âyetlerle ilgili müzakerelerimizde yaptığımız tesbitlerden başlıcaları şu şekilde oldu:
- Herhangi bir konuda doğruyu söyleyen bir insanın yalancılıkla suçlanması, konu ne kadar küçük ve gelip geçici bile olsa, insanı üzer ve öfkelendirir. Allah’ın âyetlerini yalanlamanın ve bu suretle Allah’ı ve elçisini – hâşâ – yalancılıkla suçlamanın gazab-ı İlâhîyi çekeceği ise aşikârdır. Allah’ın Kendisine ortak koşulmasını – tövbe edilmediği takdirde – asla bağışlamayacağını bildirmesine bu açıdan da bakılmalıdır.
- Dünya hayatı bir imtihan alanı olarak düzenlenmiştir. İyilik ve kötülüğün serbest bırakılması, elçiler vasıtasıyla tebliğin yapılması, süre tanınması, imtihanın gereklerindendir.
- Peygamberlerin davetine inkârla cevap verenler hemen cezasını bulsaydı, imtihanın şartları oluşmazdı.
- İlk anda inkârla karşılık verenler içinden de zamanla imana gelecek olanlar çıkabilir ve çıkmıştır.
- Bu süre içerisinde Allah’ın kâinatta hakim kıldığı kanunlar mü’min-kâfir ayırımı yapmaksızın işlemeye devam edecektir. Bunun sonucu olarak da, kâfirlerin mü’minlere üstün geldiği, düşmanlıkların ve haksızlıkların yaşandığı, mü’minlerin zorluklardan geçtiği zamanlar olacaktır.
- Böyle zor zamanlarda mü’minlerden beklenen şey sabır ve sebattır, kendilerinin sonuçtan değil, çalışmaktan sorumlu olduklarını bilmek ve uygun şekilde davranmaktır.
- Kur’ân-ı Kerimin kıssaları bu bakımdan son derece önemli dersler içermekte ve mü’minlere yaşamakta oldukları sıkıntıların âkıbetini tam bir açıklıkla göstermektedir. Bu kıssalarla Yüce Allah’ın yardım ve ödül vaad etmesi ise mü’minler için çok büyük bir lütuftur. Allah’ın kendisiyle beraber olduğunu bilmek, insanı hem yeisten, hem de taşkınlıktan alıkoyar. Onun için Kur’ân-ı Kerim ve kıssaları ile irtibat hiçbir zaman kesilmemelidir.
- Kur’ân ile irtibatın canlı tutulması, medyada hakim olan ve Müslümana hiçbir zaman yakışmayan asabî, mütecaviz ve seviyesiz üslûplardan ve bu üslûpların vereceği zararlardan korunmanın da yegâne yoludur.
En’âm sûresinin 33-34. âyetlerini okuduğumuz 350. Kur’an Buluşmasına ait video kaydını buradan izleyebilirsiniz:
UTESAV organizasyonuyla düzenlenmekte olan Kur’an Buluşmalarının bu bölümü, Ramazan ayı boyunca 18:00-18:45 arasında yayınlanıyor. Adresimiz ise her zamanki gibi, YouTube’un Erdemli Hayat sayfası: https://www.youtube.com/erdemlihayat