Zenginliğiyle gurura kapılan Karun’a öğüt verenler, “Allah sana nasıl ihsanettiyse sen öylece ihsan et” demişlerdi.
Eğer bu sözü tutmuş olsaydı, Karun çok büyük bir mazhariyete erişecek vekâinatın en şerefli bir varlığı haline gelecekti.
Aslında, Karun’a tanınan bu fırsat, hepimizin önünde duruyor.
Allah bize nasıl ihsanda bulunuyorsa diğer insanlara öylece ihsandabulunmak, Allah bize nasıl merhamet ediyorsa Onun kullarına öylece merhametetmek, Allah bize nasıl ilim öğretiyorsa Onun bize öğrettiğini başkalarınaöğretmek, Allah bize nasıl ikramda bulunuyorsa Allah’ın kullarına öyleceikramda bulunmak, bizi bütün mahlûkatın üzerine çıkaracak ve Allah’a en sevimlikullar haline getirecek fırsatlar.
Bunun daha da ötesi, bütün bunları severek, isteyerek, büyük bir coşkuylayapabilmek.
İşte o zaman Allah’ın en büyük nimetlerine erişmiş, kâinatta başka hiçbirvarlığın anlayıp zevkine varamayacağı ölçüde marifetullah ve muhabbetullahderyalarına dalmış oluruz.
Risale-i Nur’un şuûnât-ı İlâhiye bahislerinde işte bu esrarlı ve muhteşemyolculuğun haritası yer alıyor.
Biz de İİKV’nin Tefekkür Derslerinde bu yol haritasının kilometre taşlarınıokumaya çalıştık. İnsana verilen “ene” ile birlikte, “bütün sıfât ve şuûnât-ıİlâhiyeyi bir derece bildirecek, gösterecek binler esrarlı ahval ve sıfât vehissiyatın” niçin bize verilmiş olduğunu anladık. Ve bu anlayış bizi birtakımsorumluluklarla karşı karşıya getirdi.
Şuunat ile ilgili derslerimizden ikinci bölümün sunumlarını PDF veya PPS olarak
https://www.slideshare.net/mitimek4
adresinden indirebilir, programın kesintisiz video kaydını da buradan izleyebilirsiniz: