Kur’ân-ı Kerim, insanlardan bir kısım adamları ilâh yerine koyanların âkıbetlerini pişmanlıklarla dolu bir tablo halinde tasvir eder. Birçok âyet-i kerimede karşılaştığımız bu tasvirlerden, bir tanesi, Bakara sûresinde yer alıyor:
İnsanlardan öylesi de var ki, başkalarını Allah’a denk tutar da, Allah’ı sever gibi onları sever. İman edenlerin Allah’a olan sevgisi ise daha güçlüdür. Keşke o zalimler azabı gördükleri zaman anlayacakları gibi, şimdi anlasalardı bütün kuvvetin Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın azabının pek çetin olduğunu!
O zaman, izinden gidilenler, kendilerine uyanlardan uzaklaşır ve onları reddederler; artık azabı görmüşler ve hiçbir çareleri kalmamıştır.
Onlara uyanlar, o zaman, “Keşke,” derler, “bir fırsatımız daha olsa da, şimdi onların bizi reddettiği gibi biz de onları reddetsek!” İşte Allah onlara yaptıklarını böyle bir pişmanlık halinde gösterecektir. Artık onların ateşten çıkacakları da yoktur.
Bakara, 2:165-167
“Müşriklerin âkıbetini bu kadar açık bir şekilde anlatan Kur’an elinde olduğu halde, bu ümmetten de böyle sapıklar çıkar mı?” diye akla gelebilecek bir soruyu da, Kur’ân’ı bize getiren Âhirzaman Peygamberi (s.a.v.), bir hadis-i şerifinde kıyamet alâmeti olarak cevaplandırıyor. Kısa, net, kesin bir ihbar—tıpkı bugünü anlatır gibi:
Ümmetimden bazı topluluklar müşriklere katılıp da putlara tapmadıkça kıyamet kopmaz.
Tirmizî, Fiten: 43