Resulullah'ın mescidinde kadınlar



Asr-ı Saadette ve Hulefâ-i Râşidîn döneminde kadınların gerek cemaatle namaz kılmak, gerekse ilim öğrenmek için devam ettikleri ve bu duruma asla engel olunmadığı, yaygın şekilde bilinen bir gerçektir. Sorularla İslâmiyet sitesinde “Hz. Peygamber kadınlara perde arkasından mı ders verirdi?” şeklinde bir soruya cevap olarak hazırlanan aşağıdaki makalede, bu konuyla ilgili birçok hadis’e ve ilmî tesbitlere yer verilmiştir. Bu tesbitler arasında,
♦ kadınların mescidde kendilerine ayrılan yerde namazlarını kılıp hutbe ve sair dersleri dinledikleri,
♦ namaz bittiğinde önce kadınların çıkması için Resulullah (s.a.v.) ile erkeklerin bekledikleri, daha sonra kadınlar için özel bir kapı tahsis edildiği,
♦ kadınları erkeklerden ayıran bir perde v.s. gibi birşeyin bulunmadığı,
♦ kadınların da sohbetlere aktif şekilde karışarak soru sorabildikleri, hattâ itiraz edebildikleri,
♦ bu sayede toplumda erkeklerle tartışabilen, onları eleştirebilen, kendilerine danışılan ve insanlara yol gösteren kadın bilginlerin yetiştiği,
♦ kadınların sadece dinî bilgiler edinmekle kalmayıp hayatla ilgili pek çok konuyu da mescidde öğrenme imkânı elde ettikleri
kaydedilmektedir:
İslâm dininde ilim öğrenmeye büyük önem verilmekte (bk. Alak 96/1-5), kadın ile erkek, ibadette olduğu gibi, eğitim konusunda da eşit kabul edilmektedir (İbn Mace, Mukaddime 81) .
Kuran’da ve hadislerde ilmin öğrenilmesi ve öğretilmesi konusunda hem erkeğe hem de kadına yönelik genel ifadeler kullanılmaktadır.
Yine Hz. Peygamber (asm), kendisine vahyedilen Kuran ayetlerini, kadın erkek ayrımı gözetmeksizin, herkese ulaştırmakla görevli bir peygamber olduğunu sözleri ve uygulamaları ile insanlığa göstermiştir.
Hz. Peygamber (asm), kendisine gelen ayetleri camide toplanan erkeklere ve kadınlara okuyordu (İbn İshak, Es-Sîre, 1981:128).
Kadınlar, onun cuma ve bayram hutbelerini (Muslim, İman 34; Tirmizi, Iman 6), değişik konularla ilgili açıklamalarını dinliyor, merak ettikleri pek çok konuyu sorarak bizzat onun dilinden öğreniyorlardı (Ali Özek, Hadis Ricali, İstanbul: Fatih Matbaası,  1967, 113-115).


Medine Mescidinde haftanın bir günü, Hz. Peygamber tarafından sadece kadınların eğitimine tahsis ediliyordu (Buhari, İlim 15, 35).
Bu durum, Ebu Said el-Hudri’den gelen şu rivayetten de anlaşılmaktadır:
“(Bir gün) Kadınlar “Ey Allah’ın Rasûlü, erkeklerden bize meydan kalmıyor, bize özel bir gün ayırır mısınız?” dediler. Rasûlüllah onlara bir gün belirledi. Kadınlar o günde Rasûlüllah’ın huzuruna gelir, O da onlara sohbet ederdi.” (Buhari, İlim 36).
Konuyla ilgili Abdullah b. Mesud’un; “Rasûlüllah (asm) mescide girdi; orada Ensar kadınlarından bir grup vardı ve onlara vaaz etti…” dediği rivayet edilmektedir.
Bu konuda Cabir b. Abdillah’dan da şu sözler nakledilmektedir:
“Ben Rasûlüllah ile birlikte bayram namazında bulundum. Hutbeden önce ezan ve kamet okunmadan namaza başladı. Sonra Bilal’a dayanarak ayakta durdu ve Allah’tan korkmayı, O’na itaat etmeyi emretti. Ardından cemaate vaaz ve nasihat etti. Daha sonra da yürüyüp kadınların yanlarına gitti ve onlara vaaz etti.” (Muslim, İdeyn, 4)
Hz. Peygamber’in burada zikredilen eğitim uygulaması, cemaate katılan kadınlar içindir. Bunun dışında kadınlar münferit olarak da Rasulullah (asm)’a gelir, O’na sorular sorup bilgi alırlardı. (Tayyip Okic, İslâm’da Kadın Eğitimi, Ankara: Diyanet Yayınları, 1978:40).
Hz. Peygamber döneminde kadınlarla erkekler camide karma bir şekilde değil, ayrı ayrı yerlerde oturuyorlardı. Kadınlara camiin hariminin arka kısmında özel bir bölüm ayrılmıştı.
Bu uygulama, Enes b. Malik tarafından rivayet edilen şu sözlerden de anlaşılmaktadır:
“Biz mescidin suffa kısmında Rasûlüllah’ın yanındaydık. Muhacirlerden bir kadınla buluğa ermiş oğlu geldi. Kadın bayanlara ayrılan kısma geçti, çocuk da bizim yanımıza geldi.” (İbn Kesir, el-bidaye ve’n-nihaye. Beyrut,1997:VI, 154).
Mescid-i Nebevi’nin kadınlara tahsis edilen kısmının (İbn Hanbel, 1992:VII-523; Taberani, Kebir, Beyrut, 1985:XXIV-204) günümüzdeki bazı camilerde olduğu gibi, erkeklerin namaz kıldıkları yerden duvar ya da perdeyle ayrıldığı konusunda herhangi bir rivayete rastlanılmamıştır. Dolayısıyla kadınların, kendilerine ayrılan ancak arada herhangi bir engel bulunmayan bölümde namaz kıldıkları, hutbe, vaaz ve sohbetleri rahatlıkla dinleyip eğitim öğretim etkinliklerine katıldıkları anlaşılmaktadır.
Hz. Peygamber (asm), camide kadınlara özel bir bölüm ayırmanın yanında, onların camide rahat edebilmeleri için bazı tedbirler almıştır.
Öncelikle kadınların camiye rahat girip çıkmaları için gerekli kolaylığın sağlanmasını istemiştir. O dönemde Medine Mescidinin üç kapısı vardı. Başlangıçta kapılardan herhangi biri kadınlara tahsis edilmemişti. Ancak camiye devam eden kadınların sayısında artış görülmesi üzerine Hz. Peygamber; “Keşke şu kapıyı kadınlara ayırsaydık” buyurarak, kapılardan birinin onlara tahsis edilmesinin daha uygun olacağını belirtmiştir. Nitekim O’nun bu isteği daha sonra yerine getirilmiş ve  kapılardan biri kadınlara tahsis edilmiştir. (Ebu Davud, Salat 17).
Namazdan sonra kadınların camiden ayrılmaları bir düzen ve intizam dahilinde olurdu. İbadet bittiğinde camiden önce kadınlar, sonra Hz. Peygamber ve daha sonra da erkek cemaat ayrılırdı. (Buhari, Ezan 152)
Konuyla ilgili Ümmü Seleme’nin şu açıklamayı yaptığı rivayet edilmektedir:
“Rasûlüllah (asm) selam verip namazı bitirir bitirmez kadınlar hemen kalkarlar, Rasûlüllah ise yerinde oturarak onların dışarı çıkmalarını beklerdi.” (Buhari,Ezan 164).
Hz. Peygamber (asm), camiye gelen kadınların durumunu dikkate alarak, onların sıkıntıya düşmemelerine özen gösterirdi. Namaz sırasında bir çocuğun ağladığını duyduğunda, anneyi düşünerek namazda kıraati kısa tutardı. (Tirmizi, Salat 267).
Cami adabıyla ilgili bazı ahlaki öğütlerde bulunan Hz. Peygamber, camiye gelen kadın ve erkeklerin davranışlarına dikkat etmelerini, karşı cinsin dikkatini çekecek tutum ve davranışlardan kaçınmalarını (Vahidi, Esbabu’n-nüzûl, Kahire, 1968:186), giyim kuşamda ölçülü olmalarını (Buhari, Meğazi 537), akşam namazına gelen kadınların güzel koku sürünmemelerini söylerdi. (İbn Hanbel, 1992:IV, 363).
Yine camide kadınlar erkeklerin arkasında namaza durdukları için, erkeklerin avret yerlerinin gözükme ihtimaline karşı, onlar secdeden kalkıp doğruluncaya kadar kadınların secdeden kalkmamalarını tavsiye ederdi. (Buhari, Salat 6; Ebu Davud, Salat 54)
Camide kız çocuklarının ve kadınların eğitimiyle Hz. Peygamber sadece kendisi ilgilenmez, özel kadın öğretmenler de görevlendirirdi. Özellikle kendi hanımları, kız çocuklarının ve kadınların eğitim öğretimiyle yakından ilgilenir, evlerine gelenlere bildiklerini öğretirlerdi. (Özek, 1967: 113)
Camide yapılan sohbetlerde kadınlar sadece dinleyici konumunda değillerdi; onlar bazen soru sorarak, iyice anlayamadıkları konunun açıklığa kavuşturulmasını ister ve böylece cami sohbetlerine aktif olarak katılırlardı.
Bu gayretlerin sonucu olarak, o dönemde toplumda erkeklerle tartışabilen, onların hata ve yanlışlıklarını çekinmeden eleştirebilen, kendilerine danışılıp istişare edilen ve insanlara yol gösteren kadın bilginler yetişmiştir. Sahabe içerisinde yirmi kadar kadın fıkıh bilgininin yetişmesi, Hz. Peygamber döneminde kadınların cami eğitiminden ne ölçüde yararlandıkları konusunda önemli bir ipucu vermektedir. (Hamidullah, İslâm peygamberi (çev: S. Tuğ). Ankara, 2003, II/79; Okic, 1978: 26)
Kadınların eğitim-öğretimleri sadece dini bilgiler edinmekle sınırlı değildi; onlar, hayatla ilgili pek çok konuyu da camide öğrenme imkanı elde etmişlerdir. Bazı kadınlar şiir, tıp ve hayvancılık alanlarında bilgi ve tecrübe sahibi olmuşlardır. (Sibai, İslâm’a ve garplılara göre kadın (çev: İ. Toksarı). İstanbul, 1969: 80; Detaylı bilgi için bk. Hüseyin Yılmaz, Camilerin Eğitim Fonksiyonu, DEM Yayınları, İstanbul 2005).
***