Fethullah Gülen liderliğindeki örgütün Risale-i Nur’a karşı “sadeleştirme” adı altında giriştiği suikastte enstrüman olarak kullandığı Ufuk Yayınlarına dün yapılan baskından sonra bugün de kayyım atandı.
Bilindiği gibi, başta Bediüzzaman Said Nursî’nin vâris ve talebeleri olmak üzere bütün Nur talebeleri tarafından büyük tepkiyle karşılanmasına rağmen, Ufuk Yayınları, Lem’alar’dan başlamak üzere Risale-i Nur Külliyatını tahrife girişmiş ve eserlerin sadece kelimelerini değil, kavramlarını da kendi zihniyetlerine göre değiştirerek yayınlamaya başlamıştı.
Bediüzzaman Hazretlerinin hayatta olan talebe ve vârisleri tarafından bu konuda yapılan uyarılar da sonuçsuz kalmış, örgüt lideri Gülen, Bediüzzaman’ın talebelerine cevap vermek tenezzülünde bile bulunmamıştı.
Bunun üzerine Bediüzzaman’ın “Hayatım hayatınla devam edecek” iltifatına mazhar olan talebesi Mustafa Sungur’un, çaresizlik içinde bu suikastin failleri hakkında yaptığı beddua meşhur olmuştu.
O günlerde Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Harun Tokak’a Sungur Ağabeyin bu konuda çok üzüldüğünü hatırlatan Said Yüce, Tokak’tan “Ne yapalım, yapacak birşey yok; çok üzülüyorlarsa mahkemeye versinler” cevabını aldığını anlatıyor. (Tokak da şu anda örgütün firarî yöneticileri arasında bulunuyor.)
Risale-i Nur’u hedef alan bu suikast üzerinden çok geçmeden de Mustafa Sungur, örgüte yakınlığıyla bilinen bir oğlunun marifetiyle yine örgüte ait bir hastahanede tedavi altına alınmış ve burada ruhunu teslim etmişti.
Risale-i Nur’a karşı giriştikleri suikast teşebbüsünden bu yana Gülen ve örgütünün başından dertler eksik olmuyor. Gülen’in bizzat kendisi kırmızı bültenle terör örgütü lideri olarak devlet tarafından aranırken, adamlarından bir kısmı tutuklanmış, bir kısmı da yurt dışında firarî halde bulunuyor.
Son olarak da, örgütün kirli işleriyle ilgisi araştırılan Ufuk Yayınlarına yapılan baskını takiben kayyım atanmış bulunuyor.