Avrupa’nın sapık telâkkilerini benimseme ve uygulama konusunda Avrupa ülkelerinin tamamını geride bıraktığımız, iftiharla açıklandı.
– Her türlü sapıklığı meşrulaştırma ve yaygınlaştırma amacına yönelik olarak hazırlanan mahut İstanbul Sözleşmesini çekincesiz olarak imzalayan,
– parlamentosundan geçiren
– ve bu sözleşme ile ilgili uyum yasasını bu kadar geniş ölçekte çıkarabilen yegâne ülkenin Türkiye olduğu, AK Parti grubu adına yapılan bir konuşmada açıklandı.
Bu açıklamaları, 2017 Mayıs’ında HDP’nin bir teklifiyle ilgili müzakereler sırasında AK Parti grubu adına söz alan Düzce milletvekili Ayşe Keşir yaptı.
Keşir, konuşmasının bir bölümünde aynen şunları söyledi:
“İstanbul Sözleşmesini çekincesiz imzalayan ilk ülke Türkiye’dir ve Parlamentosundan geçiren ilk ülke de Türkiye’dir. Ve akabinde, benim de mutfak çalışmalarında emek verdiğim 6284 sayılı Yasa çıkartılmıştır, biliyorsunuz, uyum yasası kapsamında İstanbul Sözleşmesi’nin. Ve bu yasa, bugün 25 maddelik bir temel yasadır. Geçmişte 4320 olarak dört maddeden oluşan ilgili yasa bugün 25 maddelik temel bir yasadır ve İstanbul Sözleşmesine imza atan hemen hiçbir ülke uyum yasasını bu ölçekte çıkaramamıştır.
“6284 sayılı Yasa, bu temel yasa 25 maddede bakın neler getiriyor: Türkiye için devrim niteliğinde, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda devrim niteliğinde düzenlemeler içermektedir. Israrlı takip ilk defa yasal düzenleme konusu olmuştur. 4320’de sadece nikâhlı eş üzerinde yapılan şiddet tanımlı iken nikâhlı eş olmayan, nişanlılık, flört ve arkadaşlık döneminde olan tüm şiddet fiilleri yine 6284’ün konusu olmuştur.” (Konuşmanın tamamı için bkz. http://www.akpartiduzce.org.tr/tr/haber/kesir-tbmm-genel-kurulda-hdp-grup-onerisi-aleyhine-konustu/31131#1.)
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ
Avrupa Konseyi ile imzalanan İstanbul Sözleşmesi, kadınların maruz kaldığı şiddeti önleme görüntüsü altında, Avrupa’nın her türlü sapık telâkkilerini dayatan Anayasa-üstü hükümler içeriyor (tam metin için bkz. http://www.muharrembalci.com/hukukdunyasi/belgeler/800.pdf).
Sözleşme, biyolojik cinsiyet yerine her türlü sapıklığı “cinsel yönelim” adı altında ayrıcalıklı koruma altına alan “toplumsal cinsiyet” kavramını taraf ülkelere dayatıyor.
Aile kavramını “ev” olarak değiştiren Sözleşmede, eşlerin yanı sıra “partner” unsuru da getirilerek nikâhsız beraberlikler “evlilik” statüsüne kavuşturuluyor.
Sözleşme, kadınlar aleyhinde olabilecek her türlü ayrımı reddederken, kadınların lehindeki hiçbir hükmün ayrım telâkki edilemeyeceğini de hükme bağlıyor.
İstanbul Sözleşmesinin hükümleri, kanun hükmünde sayılıyor. Yürürlükteki kanunlarla bir çelişki söz konusu olduğu zaman kanun değil, İstanbul Sözleşmesi esas alınıyor. Sözleşme hükümleri yasama, yürütme ve yargı organları ile idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişilerin tümünü bağlıyor. Sözleşmenin aleyhinde Anayasa Mahkemesine başvurma yolu da kapanmış olduğundan, İstanbul Sözleşmesi kanun-üstü, hattâ Anayasa-üstü bir nitelik taşıyor.
Bu Sözleşme uyarınca çıkarılan 6284 sayılı kanun ise, her yıl 120-130 bin erkeğin sudan bahanelerle evlerinden uzaklaştırılmasına, binlerce erkeğin “eşinin ırzına tecavüz” suçlamasıyla 10-15 yıl gibi sürelere varan hapis cezalarına çarptırılmasına yol açmış bulunuyor (bkz. https://yazarumit.com/bati-tarafindan-hacklenmek-2053te-turkiye-nasil-bir-ulke-olacak/ ).
***
“Toplumsal Cinsiyetten Toplumsal Cinnete” adlı kitaptan alınmıştır. Kitaba şu adresten erişebilirsiniz:
***