İsmail Hakkı Bursevî şöyle bir olay nakletmektedir:
Bağdat kadılarından biri – Aclûnî’ye göre, İbn Hacer el-Askalânî – yanında hizmetçisi, tantanayla külhan sokağından geçerken, külhancı Yahudi, üstü başı simsiyah, cehennemî bir görünüşle Kadı’nın önüne çıkar, atının geminden yapışır:
— Allah Kadı’ya kuvvet versin, Peygamberinizin “Dünya mü’mine zindan, kâfire cennettir” sözünün mânâsı nedir? Görüyorsunuz ya, dünya – mü’min ve Muhammedî olduğun halde – sana cennet – kâfir Yahudi olduğum halde – bana zindandır. Hadisin mânâsı aksiyle meydandadır, der.
Üstün kavrayış ve fazilet sahibi Kadı şöyle cevap verir:
— Şu üzerimde gördüğün dünyanın süsü ve heybeti rağmen, dünya, Allah’ın Cennette hazırladıklarına nispeten benim için zindandır. Cehennem de seni bekleyen azaba nispetle, bu dünya haliyle de olsa, senin için cennettir.
— Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan, Müslümanca Yaşamak, M. Ü. İlâhiyat Fakültesi Vakfı Yayınları