Uhud savaşı da dünyanın gelip geçici olaylarından biriydi. Başa geldi, yaşandı ve arkasında çağlara ibret olacak dersler bırakarak tarihteki yerini aldı.
Bu yılın Ocak ayında okumaya başladığımız Uhud harbi ile ilgili âyetlerin de geçtiğimiz haftalar içinde sonuna geldik. Fakat Kelâm-ı Ezelînin âyetleri hiç tükenmeyen hazinelerinden bize ibretler dağıtmaya devam ediyor. Bu hazinelerden geçen haftaki başlıca nasibimiz ise, hayatın değişmeyen gerçeği “imtihan” ile ilgili uyarılardı.
UTESAV organizasyonuyla MÜSİAD Genel Merkezinde devam etmekte olan Kur’an Buluşmalarının 210. bölümünde Âl-i İmrân sûresinin 186. âyetini okuduk.
Âyet-i kerime, imtihanımızın önemli bir bölümünü, “Sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanlardan ve Allah’a ortak koşanlardan pek çok incitici şeyler işiteceksiniz” şeklinde bize hatırlatıyordu.
Bu ifadelerde Yahudi ve Hıristiyanların açıkça tarif edilmesi, bize müsteşrikleri, misyonerleri, siyonistleri başta olmak üzere Batı dünyasını hemen hatırlatıyordu. Bu arada, Allah’a ortak koşanlar tanımının içine de Batının bilim dünyası başta olmak üzere her türlü inançsızlık akımları giriyordu.
Bütün bunlar, hayatımız boyunca bizim imtihanımızın bir parçası olacaktı. Onlar sürekli bir şekilde bizi taciz etmeye ve dinimizden pişman etmeye çalışacaklardı. İstedikleri şey, kendi dinlerini nasıl rezil ettilerse bizim de kendi dinimize aynı şeyi yapmamızdan ve tam anlamıyla onlara benzememizden başka birşey değildi. Ve bunu Kur’ân-ı Kerim “Onların dinlerine uymadıkça ne Yahudiler senden hoşnut olur, ne de Hıristiyanlar” meâlindeki Bakara sûresinin 120. âyetiyle bize hatırlatıyordu.
Bununla birlikte, onlar her ne kadar bize eziyet vermek için ellerinden geleni yapsalar da, iki şarta riayet ettiğimiz takdirde hiçbir zararlarının dokunmayacağını da Kur’ân bize açıkça bildiriyordu. Bu iki şart ise “sabır” ve “takvâ” şartı idi.
Bu şartları âyet ve hadisler ışığında incelerken, günümüzün siyaset ve medya, özellikle sosyal medya alanında cereyan eden lâf savaşlarını hatırladık. Ve bir Müslümana yaraşan şeyin böyle dalaşmalardan uzak bir şekilde, sabır ve sebat ile, dâvâsına sahip çıkmaktan ibaret olduğunu gördük.
Okumakta olduğumuz âyet-i kerime, bunun kolay bir iş olmadığını, ancak “uğrunda azmedilmeye değer işlerden olduğunu” bize bildiriyordu.
Kur’an Buluşmalarının 210. bölümüne ait tam video kaydını aşağıdaki bağlantıdan izleyebilirsiniz:
Kur’an Buluşmaları, Cumartesi sabahları 7:00’de kılınan sabah namazı ile onu takip eden ve simit-peynir-çaydan meydana gelen bir kahvaltı ikramıyla başlıyor ve 7:30-9:00 arasında sunumlu olarak cereyan ediyor.
Kur’an Buluşmalarında hanımlar için de yer ayrılmış bulunuyor.